top of page
  • londradanbildiriyor

"Mis Gibi" Hafta Sonu Kaçamağı: Canterbury ve Whitstable

Güncelleme tarihi: 30 Ağu 2023

Londra'dan trenle yaklaşık bir saat uzaklıkta yer alan konumuyla Kent kontluğuna bağlı Canterbury, hafta sonu keyifli bir kaçamak yapmak için güzel bir alternatif.


Canterbury, İngiltere'nin en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri çünkü hristiyanlığın buradan yayıldığına inanılıyor. Şehirde yer alan Canterbury Katedrali hristiyanlar için bir hac merkezi ve tarih boyunca birçok önemli olaya tanıklık eden bir yapı. Şehrin içinden geçen Stour Nehri kartpostal gibi manzaraların ortaya çıkmasına yetiyor. Şehri gezdikten sonra sahil kasabalarına uğrayarak "mis gibi" deniz havası alma şansın bile var. Hafta sonu kafa dinlemek, kalabalıktan uzaklaşmak, doğanın ve tarihin tadını çıkartmak için buraya mutlaka uğramalısın.



Kutsal Bir Yer: Canterbury Katedrali


1400 yıllık köklü bir tarihe sahip Canterbury Katedrali'nin kurucusu Aziz Augustine. Şimdilerde İngiliz Kilisesi'nin ve Anglikan topluluğunun lideri olarak görülen Justin Welby burada görev yapıyor. Canterbury Katedrali'nin dünya genelinde ünlü olma sebeplerinden biri, 1170 yılında dönemin başpiskopusu ve azizi olarak görülen Thomas Becket'in bu katedralde Kral Henry II'nin emriyle suikaste uğramış olması. İngiliz yazar Geoffrey Chaucer'in kaleme aldığı "Canterbury Hikayeleri" (Canterbury Tales) kitabında Aziz Thomas Becket'in mezarına giden hacıların hikayeleri kıssadan hisse olarak anlatılıyor. Bu hikayeler de buranın ününe ün katmış.


Katedrale giriş ücretli. Bilet detaylarını şu linkten bulabilirsin.



İngiltere'nin En Eski Parklarından Biri: Westgate Gardens


Bu parkın içinde eski Roma duvarı ve Londra kapısının kalıntıları bulunduğu için aynı zamanda antik bir bölge. Parka giriş ücretsiz.



Şehri Boydan Boya Çevreleyen Nehir: Stour


Stour Nehri, manzaranın keyfini çıkarman için adeta görsel şölen sunuyor. Vaktin kısıtlı değilse nehir turu ile şehri farklı açılardan görmek güzel bir fikir olabilir.



Romanlara Konu Olan Yamuk Ev: The Crooked House


Canterbury sokaklarını arşınlarken Palace Street’te karşına 17. yüzyıldan kalma yamuk bir ev çıkıyor. "The Crooked House" denilen eski İngiliz evi, Charles Dickens romanlarına konu olacak kadar ünlü ve oldukça ilginç. Kapının girişinde ünlü yazarın David Copperfield romanından bir alıntı seni selamlıyor.


"A very old house bulging over the road…leaning forward, trying to see who was passing on the narrow pavement below." (Yolun üzerinde çıkıntı yapan çok eski bir ev... Öne doğru eğilmiş, dar kaldırımdan kimin geçtiğini görmeye çalışıyor.)


Şu an ikinci el kitapçı olarak kullanılan ev, elde ettiği gelirin bir kısmıyla şehirdeki evsizler için bağış yapıyormuş. Bunu öğrenmem Canterbury’e olan hayranlığımın daha da artmasına neden oldu.



Mis Gibi Bir Sahil Kasabası: Whitstable


Canterbury’yi gezdikten sonra Kent’in sahil kasabası Whitstable’a doğru yola çıkmayı unutma. Arabayla yaklaşık 20 dakika sürüyor ama Canterbury East durağından trenle de ulaşım mümkün. Trenle yolculuk 40-50 dakika ancak Faversham aktarmalı gidiliyor. Fiyatlar tek yön yaklaşık 10 GBP civarında. Bilet detaylarını şu linkten inceleyebilirsin.


Whitstable aşık olunacak bir yer! Yemekleri, denizi, köpekleri, huzuru, sakinliği… Her şeyiyle çok beğendim. Buranın en önemli geçim kaynakları denizcilik ve istiridye olduğundan gelmişken deniz mahsüllerini denemeni tavsiye ederim. Biz yorumlara bakarak Lobster Shack’e gittik. Rezervasyon yapmadık ama cumartesi günü olduğu için biraz yoğundu. Kapıda 15 dakika kadar bekledik. İyi ki beklemişiz çünkü mekan oldukça keyifliydi. Fish and chips çok lezzetliydi.



Umarım buraya yolun düşer çünkü geldiğinde çok güzel zaman geçireceğine eminim.













bottom of page